“Hiç bir şey olmadığımı kabul ederek yola çıktım; bir şey olduğunu düşünenler gerçekte bulundukları yerin hiçbir zaman farkına varamazlar”
Hastalarımla ayrı bir iletişimimiz var, aile gibiyiz. Tedavi yöntemlerimi uygulamadan önce hastalarımı dinler, onları analiz ederek ihtiyaçlarını tespit eder ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda bir tedavi programı hazırlarım.
Tedavi sırasında uyguladığım metodlar tamamen bilime dayalı, başarısı kanıtlanmış metodlardır. Onların bana söylediği her cümleyi dikkatle dinleyip, spesifik ve aspesifik olarak ayrıştırır sonra da spesifik olan belirtiler ve bulgular ışığında bir tedavi planı hazırlarım.
Tedavi Ettiğim Hastalarımın Yorumlarına Göz Atın.
“Her şey Work & Travel ile Amerika’ya gitmemle başladı.”
Ankara’da üniversite ikinci sınıf yıllarımdı. Yemek pişirmekten tutun, çamaşır yıkamak, ütü yapmak, hatta yatak toplamayı bile bilmiyordum. Tüm bu işler benim için zaman kaybından başka birşey değildi ve benim daha çok okumam, daha çok öğrenmem gerekiyordu diye düşünüyordum. İşte o sene bir şirket ile görüşüp, kaydımı yaptırıp Work&Travel ile Amerika’ya gittim ve henüz haberdar olmadığım yeni hayatımın ilk günleri başlıyordu.
Çalıştığım şirket benim için rastgele bir iş ayarlamıştı ve seçememiştim. Bir otelde oda temizliği işi yapacağımdan bir haberdim. O ana kadar temizlik ile ilgili hiç bir şey bilmeyen beni bu iş oldukça zorladı. Üst kadro tarafından eziliyor olmam, çok erken saatlerde yollara düşüyor olmam, ağır koşullarda çalışıyor olmam beni çok zorlasa da işi bırakamıyordum çünkü para kazanmak zorundaydım. Günün sonunda işten çıkarıldım. Çünkü işi yapmayı o kadar istemiyordum ki; şirket daha fazla beni barındırmak istemedi.
Serde yine delikanlılık var. Kovulmuş olmamı hiç umursamadım. Fizyoterapi okuyordum, uzman olacaktım ve büyük işler başaracaktım. Hala Amerika’daydım ama çalıştığım günlerin bedelini almalıydım. Bankaya gidip çalıştığım gün kadar olan ücretimi almak için talepte bulunduğumda benden sosyal güvenlik numarası istediler ve ben daha sosyal güvenlik numarası nedir, nerden bulurum sorularını zihnimden geçirirken kendimi bir anda polis departmanında kendimi savunurken bulmuştum. O kadar hayat ile ilgili bir tecrübem yoktu ve yaşım küçüktü ki kendimi illegal ziyaretçi pozisyonuna sokmuştum bilmeden ve banka sosyal güvenlik numaram olmayınca benden şüphelendikleri için beni polise ihbar etmişlerdi.
“Dışarıya çıkıp derin bi nefes aldım. Ama bu defa aldığım nefes çok başkaydı..”
Amerika’da bu tip olaylar çok sık oluyormuş. Ama benim kendimi temize çıkarmam 9 günümü aldı.
Kendimi savunabilmek için sırada bekliyordum. Sıra beklediğim yer hırsızlar, kaçakçılar gibi sabıkalı insanlarla doluydu. Oradayken çok gözlem yaptım, onlar kendilerini aklayamıyordu ama ben kendimi aklayabilmiştim. Dışarıya çıkıp derin bi nefes aldım.Ama bu defa aldığım nefes çok başkaydı, çok değerliydi ve ne olursa olsun o nefese sıkı sıkı bağlanacaktım.
“Ne yaparsam yapayım en iyisi olmak için bedenen ve zihnen çok çalışmayı kafaya koymuştum”
Amerika’da yaşadığım o küçük ama serüveni büyük dönemde hayatıma Kaan Akın olarak değil de uzaktan hiç tanımadığım bir insan olarak bakabilmeyi öğrenmiştim. Bu deneyim benim için çok kıymetliydi. Bu sayede kendi öz-eleştirilerimi yapabilmeyi başarmıştım. Ben aslında hiçbirşey bilmediğimi kabul etmemiştim. Okuduğum kitaplar beni hep daha kültürlü, daha zeki yapıyor sanıyordum. Oysa ki sadece kitap okumak gerçek dünyada olan biteni göstermiyordu. Ben oda temizlikçisi olmayı bile becerememiştim.
“Unutmak insanlığa verilen en büyük hediyedir. Ama ben bunu unutmayacak, bununla yorulacak, bununla öğrenecek, bununla başarılı olacaktım”
Uyandım, ülkeme geri döndüm ve ne olursa olsun, ne yaparsam yapayım en iyisi olmak adına bedenen ve zihnen çalışmayı kafaya koydum. Bulunduğum yeri, konumu ve zamanı sürekli kendime hatırlattım. Unutmak insanlığa verilen en büyük hediyedir. Ama ben bunu unutmayacak, bununla yorulacak, bununla öğrenecek, bununla başarılı olacaktım. Biliyordum ki ne kadar bedenen çalışırsam çalışayım asla bir otel odası temizliği işindeki kadar yorulmayacaktım ya da ne kadar kitap okursam okuyayım zihnim o kısacık Amerika deneyimim boyunca yorulduğu kadar yorulmayacaktı. İşte böyle bir düşüncede sonsuz bir enerjinin bana verdiği güç ile meslek hayatıma başladım.
“IKOMT Eğitimi bana çok şey kattı”
Okulumdan mezun olduktan sonra Almanya’da faaliyet gösteren Ikomt kursuna kayıt oldum ve Almanya’ya gittim. Tek yeni mezun bendim ve benim dışımdaki herkes süperlig için çalışan, en az 5-6 yıldır fizyoretapistlik üzerine uzmanlık yapan, bölümlerinde başarılı ve fizyoterapi camiasının önde gelen isimlerindendi. Ama umursamadım, ben hep kendim için çalıştım ve hep öğrendim.
“Çalışma Disiplinimi Hocam Ezdeşir Kemali’ye borçluyum.”
Aradan 5 yıl geçti. Önce asistan oldum, sonra hoca oldum. Hoca olduktan sonra hayat bana bir kez daha kendini göstermişti. Öğrencilerim arasında Ikompt kursuna gelen benden daha tecrübeli fizyoterapistler karşımda oturmuş benim dersimi dinliyordu. Bazıları asistanım olarak devam ettiler, bazıları da derslerime girmeyi sürdürdüler. Bu durum karşısında hem mahçup oluyor hem kendi adıma gururlanıyordum.
Çalışmalarımla ilgili övündüğüm en temel şey sıkı bir çalışma disiplinine sahip olmamdır ve bu çalışma disiplinimi hocam Ezdeşir Kemali’ye borçluyum. Hastalarla tanışma, onları tanıma, tetkik etme, tanı koyma, tedavi planı oluşturma gibi işin hangi adımı olursa olsun mutlaka belirli parametrelerin olması gerektiğini, her aşamayı adım adım kontrol ederek ilerlemek gerektiğini bana hocam Ezdeşir Kemali öğretti. Hayatımın her adımını bu kontrol maddeleri ile planlamak bana günün sonunda tüm işleri gerektiği gibi bitirmiş olmanın rahatlığını ve konforunu yaşatır.
“Çalışma Disiplinimi Hocam Ezdeşir Kemali’ye borçluyum.”
“Çalışma metodum hiçbir zaman deneme yanılma yöntemlerine bağlı olmadı, bilimsel olarak kanıtlanmış metodlar kullanıyorum.”
Hastalarımla ayrı bir iletişimimiz var, aile gibiyiz. Tedavi yöntemlerimi uygulamadan önce hastalarımı dinler, onları analiz ederek ihtiyaçlarını tespit eder ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda bir tedavi programı hazırlarım. Tedavi sırasında uyguladığım metodlar tamamen bilime dayalı, başarısı kanıtlanmış metodlardır. Onların bana söylediği her cümleyi dikkatle dinleyip, spesifik ve aspesifik olarak ayrıştırır sonra da spesifik olan belirtiler ve bulgular ışığında bir tedavi planı hazırlarım.
Ben yaşadığım hayattan bir tek şey öğrendim. Hiçbir akademik bilgi bir hastayı kalıcı olarak tedavi etmeye yeterli değildi. Ben aslında ne kadar okusam da, hiç bir şey öğrenemeyecektim; ta ki hastalarımın hayatlarına dokunana kadar. Kendimi hiçbir zaman bir şeyi tam biliyor olarak kabul etmedim. Çünkü biliyordum ki bir şey olduğunu düşünenler, gerçekte bulundukları yerin hiçbir zaman farkına varmayacak, oldukları şeye tutunarak zamanla körleşmeye başlayacaklardı. Hep eksik olan taraflarımı tamamlamaya çalıştım, okudum, öğrendim ve hala sürekli olarak okumaya ve öğrenmeye devam ediyorum…